Kitabım Hakkında

Resim
  Uzun zamandır zihnimde dönüp duran anıların, düşüncelerin bir dışavurumu olabilecek bir fikir ile kitap yazmaya başladım.  Sürecin içeriği değiştirdiği bir kitap olabileceği gibi, çoğu insanın kendi hayatından kesitler bulabileceği, aynı zamanda felsefi fikirlerim ile bunları birleştirdiğim bir yapı olacak.  Blog yazmaktan ziyade kitap yazmanın farklı bir duygusu var.  Sayfalar size içinizdekileri dökmenizi söylüyor, beden bunu uyguluyor, zihin ise sürekli kontrolcü bir yapıda bazı yazılanları silip bazılarını tebrik ediyor.  İnsanın kendisi ile çatışmaya girdiği bir alan orası. Kitabın yazım sürecini uzun bir süreye ayırmaya karar verdim. Birkaç yıl içerisinde yaşadıklarım ile eşleştireceğim fikirler sayesinde yaklaşık bin sayfaya kadar çıkarmayı düşünüyorum.  Bunun risklerinin farkındayım. Sıkıcı olmaması, sürükleyici ve bilgilendirici olması gerek.  Bu yüzden yıllara böldüm.  Gelişmeleri ve yeni fikirlerimi kitabım haricinde burada da paylaşa...

Varlık I

 



     Şu anda yüksekte olduğuna inanılan fikirler ve felsefi akımlar düşüşe geçtiğinde bir yıkım olmayacaktır. Biz söylemiştik diyecekler ve sadece bilim doğruya yönlendirir, felsefe artık bitmiştir diyecekler. Bilim her zaman için doğruya, o an olan şartların getirdiği bilgilere ulaştırabilir. Fakat bilimin her zaman felsefeye, felsefenin de her zaman bilime ihtiyacı olacak. 

Bir şeyin varlık alanında kesin ve net bir biçimde kabul görmesinin sebebini bazıları duyular, bazıları bilinç olarak görür. Bazıları ise ontolojik olarak varlık nedir?, varlık var mıdır? gibi sorulara başvurur. 

Kendi görüşüme göre bugün varlığı ele almaya çalışacağım. Pekçok filozofun vs üzerine yıllarını adayıp bazı görüşler oluşturduğu varlık hakkında şahsi düşünceleri yazmak bu kadar kolay mı? diye soracak olanlarınız var ise buna ''Bir düşüncenin mantıklı olup olmaması için ne kadar süre düşünülmüş olması gerekir? Ve varlık nedir? diye sorulan bir sorunun kapsamı içinde, zamanın varlığı mümkün müdür? sorusuna net bir ispat ile cevap verildi mi ki belirli bir zaman düşünüldükten sonra bu konuda net bir karara varılsın? diye sorabilirim. Varlık konusunu tek yazıda bitirmeyip birkaç yazıda tamamlayacağım.

Konuya gelecek olursak algılarımız ile kavradığımız evren, duyularımızla kavradığımız şeyler bizim görüş açımızda bir bütünlüğe varır ve günlük hayatta yaşamın sürülmesi konusunda soru işaretleri oluşturmaz. Her şey bir kalıp içerisinde var olur ve bunun üzerine düşünülmediği müddetçe bir rahatsızlık vermez.

Yaşam olağandır, her canlı günlük rutin yapması gerekenlere odaklanır, bazıları birbirleri ile iletişim kurar ve bazıları sadece hayatta kalma içgüdüsüne dayanır. Cansız varlıklar bildiğimiz gibi durağandır. Düzen ya da düzensizlik tüm her şeyin doğasında bulunur. Varlık dediğimiz kavram görülen, algılanan, işitilen şeyler için geçerlidir. Hissedilenler yani duygular da varlık kavramına dahildir çünkü hislerimiz olduğunu biliriz. Peki varlık kavramı neye göre belirlenir? Bizim içerisinde bulunduğumuz evrende algıladığımız her şeye varlık deriz. Bu sadece boyutsal bir öge değil bilindiği varsayılan bir konudur. Fakat sadece bizim algılarımıza göre varlık şekilleniyor ise? Bu durumda kişiye göre yine şekillenen ideler vardır yani bir varlıklar bütünü ve bu varlıklar bütününün zihindeki imgesi mümkündür. İnsan açısından bakarsak zihinde belirlenen ve algılanan her şey vardır. Farklı bakılacak olursa evren dışında asıl varlık var olup bizim yanılsamadan ibaret olduğumuz, Platon'un da bahsettiği gibi sadece gölgelere bakıp onların gerçek olduğunu düşündüğümüz sonucuna da varabiliriz. Bu durumda ise ortak noktaya dönüp zihne başvurmuş oluruz çünkü varlık ya da yanılsama üzerine fikir beyan ettiğimizde var olan kavramlar, düşünceler üzerinden ya da tamamen yanılsamalar üzerinden, fakat asıl olarak gerçekten bazı konular hakkında ortaya kendimize göre biçimler koyabiliyoruz. Bunlar bizim algıladığımız üzere varlığın işaretleridir. Varlık mümkün değil dendiğinde ise gölgelerin ardını düşünerek metafizik konusuna dokunmuş oluruz.

Burada gölgelerin ardını düşünmek kavramı ile oranın varlığını kabul etmiş olabileceğimize dair fikir beyan edilebilir fakat bunun da tek sorunu gerçekçi mantıkla bakıp düşünceler soyut kısımlara odaklandığında insanın zihninin yaratıcı kısmına başvurmuş olması. Bu konu tamamen hayal gücü ile bağıntılı olduğundan ve absürd şeyler de hayal edilebilir olduğundan ve hayal edilen her şeyin gerçekte mümkün olmadığını veya şuanlık mümkün olmadığını bildiğimizden dolayı değerlendirmeye konu olmayacaktır.



TÜM HAKLARI SAKLIDIR.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Testere Filminden Replik

Sadece Bir An İçin

Pablo Neruda - Unutmak Yok