Kitabım Hakkında

Resim
  Uzun zamandır zihnimde dönüp duran anıların, düşüncelerin bir dışavurumu olabilecek bir fikir ile kitap yazmaya başladım.  Sürecin içeriği değiştirdiği bir kitap olabileceği gibi, çoğu insanın kendi hayatından kesitler bulabileceği, aynı zamanda felsefi fikirlerim ile bunları birleştirdiğim bir yapı olacak.  Blog yazmaktan ziyade kitap yazmanın farklı bir duygusu var.  Sayfalar size içinizdekileri dökmenizi söylüyor, beden bunu uyguluyor, zihin ise sürekli kontrolcü bir yapıda bazı yazılanları silip bazılarını tebrik ediyor.  İnsanın kendisi ile çatışmaya girdiği bir alan orası. Kitabın yazım sürecini uzun bir süreye ayırmaya karar verdim. Birkaç yıl içerisinde yaşadıklarım ile eşleştireceğim fikirler sayesinde yaklaşık bin sayfaya kadar çıkarmayı düşünüyorum.  Bunun risklerinin farkındayım. Sıkıcı olmaması, sürükleyici ve bilgilendirici olması gerek.  Bu yüzden yıllara böldüm.  Gelişmeleri ve yeni fikirlerimi kitabım haricinde burada da paylaşa...

Toplumda Bencillik II



     Bencil olan sadece genler değildir! dedi. Genlerden oluşan insan da bencildir! İnsan pekçok konuda bireysel bir özgüven ve umut yeşerten maddiyata sahip olmak ister. Bazen bu umut yeşerten kısmı maneviyatı elde etmekle de alakalı olabilir. Fakat burada büyük bir sorun var, o da insanın bireysel istekleri, çıkarları doğrultusunda yeri geldiğinde maneviyatı da silip atabileceğidir. 


İnsanlık diğer canlılara göre bildiğimiz gibi bilince yani dolayısıyla mantığa sahiptir. Burada kast ettiğim mantık Aristoteles'in mantık kavramına biraz yaklaşsa da kesin olarak o değildir. Buradaki mantık insanın haklı çıkma, kabul görme üzerine çabaladığı bir nevi hayatta kalma faaliyeti, güçlü olma erdemidir. İnsan bu düşünceler sayesinde toplumda daha çok yeri olduğunu, insanlar tarafından daha çok kabul gördüğünü düşünür. İlginç olan kısım ise diğer insanların da kendini güçlü görmek isteyen, tarafa sempati duymasıdır. Spesifik olarak bununla ilgili bir fikirleri elbette vardır fakat bunun asıl nedeni, insanın güçlü olanda içgüdüsel yani atalarımızdan kalma olarak güven hissetmesidir. Bu konuyu örneklemek gerekirse; Sekiz kişinin oturduğu ve sohbet ettiği bir masa düşünelim. Bu masada bir tartışma konusu konuşulsun ve üç kişi bir fikri savunurken bir kişi onun zıttını savunsun. Bu bir kişi eğer yukarıda bahsettiğim kişilik özelliklerine yani güçlü olma içgüdüsüne sahip ise belirli vücut dili ile haksız olmasına karşın karşısındaki insanları bastırmak isteyecektir. Aynı örneği üç kişiye de uygulayabiliriz yani tek kişi haklı dahi olsa haksız olanlar güçlü görünmek için belki seslerini yükseltecek ya da kaşlarını kaldırıp söz keserek haklılığını ispatlamaya çalışacaktır. Bu davranışların altında bana göre cahillik, gereksiz özgüven yatar. Doğru ya da yanlış fikir üzerinden kendini ispatlamaya çalışmak zayıflık göstergesidir. Yukarıda bahsettiğim atalardan kalma güçlü olma güdüsünü, egosunu kıramayan insanlar kesinlikle tartışmalarda ciddiye alınmamalı, hatta geçiştirilmelidir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Testere Filminden Replik

Sadece Bir An İçin

Pablo Neruda - Unutmak Yok