Kitabım Hakkında

Resim
  Uzun zamandır zihnimde dönüp duran anıların, düşüncelerin bir dışavurumu olabilecek bir fikir ile kitap yazmaya başladım.  Sürecin içeriği değiştirdiği bir kitap olabileceği gibi, çoğu insanın kendi hayatından kesitler bulabileceği, aynı zamanda felsefi fikirlerim ile bunları birleştirdiğim bir yapı olacak.  Blog yazmaktan ziyade kitap yazmanın farklı bir duygusu var.  Sayfalar size içinizdekileri dökmenizi söylüyor, beden bunu uyguluyor, zihin ise sürekli kontrolcü bir yapıda bazı yazılanları silip bazılarını tebrik ediyor.  İnsanın kendisi ile çatışmaya girdiği bir alan orası. Kitabın yazım sürecini uzun bir süreye ayırmaya karar verdim. Birkaç yıl içerisinde yaşadıklarım ile eşleştireceğim fikirler sayesinde yaklaşık bin sayfaya kadar çıkarmayı düşünüyorum.  Bunun risklerinin farkındayım. Sıkıcı olmaması, sürükleyici ve bilgilendirici olması gerek.  Bu yüzden yıllara böldüm.  Gelişmeleri ve yeni fikirlerimi kitabım haricinde burada da paylaşa...

Güven ve Zararsızlık



Uzun bir yolculuk sırasında kendini zihnindeki uçurumda bir yerlerde bulup, tam oradan çevreye baktığında birçok düşünce, görüntü görmek insanı farklı konular hakkında düşünmeye itebiliyor. Ben bu denizin ortasında buluyorum çoğu kez kendimi ve bundan bir şikayetim de yok. İç dünyasında çok aşırı duygusal olup, insanların sizin hakkınızdaki kötü düşüncelerini görmeyecek kadar onlara güvenmek zayıflık değil, güçsüzlük veya düşüncesizlikte değil, tam olarak karşısındaki insanın bu güveni doğru ve gerçek olarak görmemesi, bir nevi bu güveni kullanması demektir.

Birkaç yıllık bir dostluğunuz var diyelim. Bu dostluk içerisinde karşı tarafa verdiğiniz güven çok olduğunda ve siz de ona o kadar güvendiğinizde tamamen savunmasız hale gelirsiniz. Örnek vermek gerekirse; Karşınızdaki kişi sizin zararsız olduğunuzu bildiği için sizi ailesinin içine dahi dahil edebilir. Sonuçta ne var ki sizin zararsız bir insan olduğunuzu biliyordur ve bunu yapması onun için mantıksız bir davranış değildir. Siz de bu hareketini sizi sevdiği ve güvendiği, gerçek bir dost olduğunuzu düşündüğü için yaptığını sanar, en savunmasız halinizi işte o zaman takınırsınız ve bunun en kötü tarafı olayların farkında olmayışınızdır. İşte karşınızdaki kişi, sizi istediği gibi kullanabilir, belirli yalanlar söyleyebilir, ta ki siz fark edene ve buna dur diyene kadar bu tiyatroyu sürdürebilir. Fark etmek kolay değildir fakat bundan daha zoru takınacağınız tavırdır. Tavrınızı ortaya koyduğunuzda, bazı şeyleri fark ettiğinizi belirttiğinizde ise bir sınavla daha karşılaşırsınız ve bu öncekinden daha zor bir dönemi kapsar. Karşınızdaki kişi siz tepkinizi gösterdiğinizde ''Senden bunu düşünmeni beklemezdim.'', ''Beni böyle mi tanıtın?'' gibi cümleler ile size son derece kırgın tavırlar sergileyecek ve durumu bu çok güzel kullanışlı ifadeler ile yine kendi lehine çevirecektir. Aslında onun masum olduğunu ve sizin bunu düşündüğünüzden dolayı pişman olmanız gerektiğini size kabul ettirene kadar bu kırgın rolünü devam ettirecek, en nihayetinde özür dilediğiniz zaman yavaş yavaş kırgınlığı geçiyormuş gibi yapacaktır. Lakin sonunda yine eski planını devreye sokacak ve bu sefer pişmanlığınızdan dolayı aynı şeyleri düşünemeyeceğiniz için bunu bir üst seviyeye çıkaracaktır.

İnsanların bu tarz birbirlerini kullanma çabalarına ben şahane bir tiyatro gözü ile bakıyorum. Biri başka birini güveni sayesinde kullanır ve kullanılan da atılan küçük yemlerle mutlu olur. İnsanın en belirgin zayıflığı güvendir. Güvenin güce dönüşmesi içinse ne kadar güvenirse güvensin düşüncelerini o kişiye kapamamasıdır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Testere Filminden Replik

Sadece Bir An İçin

Pablo Neruda - Unutmak Yok