Kayıtlar

Hayata Dair etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kitabım Hakkında

Resim
  Uzun zamandır zihnimde dönüp duran anıların, düşüncelerin bir dışavurumu olabilecek bir fikir ile kitap yazmaya başladım.  Sürecin içeriği değiştirdiği bir kitap olabileceği gibi, çoğu insanın kendi hayatından kesitler bulabileceği, aynı zamanda felsefi fikirlerim ile bunları birleştirdiğim bir yapı olacak.  Blog yazmaktan ziyade kitap yazmanın farklı bir duygusu var.  Sayfalar size içinizdekileri dökmenizi söylüyor, beden bunu uyguluyor, zihin ise sürekli kontrolcü bir yapıda bazı yazılanları silip bazılarını tebrik ediyor.  İnsanın kendisi ile çatışmaya girdiği bir alan orası. Kitabın yazım sürecini uzun bir süreye ayırmaya karar verdim. Birkaç yıl içerisinde yaşadıklarım ile eşleştireceğim fikirler sayesinde yaklaşık bin sayfaya kadar çıkarmayı düşünüyorum.  Bunun risklerinin farkındayım. Sıkıcı olmaması, sürükleyici ve bilgilendirici olması gerek.  Bu yüzden yıllara böldüm.  Gelişmeleri ve yeni fikirlerimi kitabım haricinde burada da paylaşa...

Sadece Bir An İçin

Resim
                                                              Sadece Bir An İçin      ''O yollardan ben de gitmeyeceğim!'' dedim. Hangi yollardan olduğunu sormadılar. Geçmişteki dostluklardı unutan, unutmak isteyen. Aslında özlemiştim, fakat önemi yoktu bazı şeylerin. İdea'm o değildi ve bundan utanmıyordum. Farklı görmek istiyordum ve ısrarla farklı görüyordum bazı şeyleri. Bu benim özelliğim değil, belki de büyük bir zayıflığımdı. Tabii ki kendimi övmüyor ya da aşağılamıyorum. Aşağılanmak için yukarıda olmak gerekir. Diğer bir deyişle Diyojen'in dediği gibi ''Sen beni aşağılayabilirsin, ama ben aşağılanmam.''  Dinlediğimiz müziklerde coştuğumuz arkadaşlıklarım oldu. Bazılarını çok özledim.. kim özlemez ki? Özlemek büyük bir güçtür insanın elindeki. Ama ben ''Bana tarif etmediğin o yollardan ben de gitmeyeceğim!'...

Hayata Dair...

Resim
Rabindranath Tagore Düşünüyorum da, sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek... Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi, naif yönlerimizin keşfedilmesi, cesaretsizligimizin anlaşılması, korkularımızın paylaşılması sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti. Kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız... ...Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında. Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden. İstiridyeler, deniz minareleri, midyeler. Kirpiler ve kaplumbağalar gibi. Sahi koruyor mu bizi bu çatlamamış sert kabuk? Kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi? Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize.? Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi? duygularımızı bastırıyor, el ele tutuşmamızı engelliyor mu? Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak. Ne çıkar ateşböceği sansalar beni? ... Belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin o uçucu, masum, sevimli çocuk...